Prijevod od "moj članak" na Turski

Prijevodi:

bileğim

Kako koristiti "moj članak" u rečenici:

Moj članak bi trebao biti lagan i simpatičan, kao Liberace i Jackie Onasis.
Sayfam Liberace ve Jackie Onassis gibi tatlı ve güzel olmalıymış.
Pročitala si moj članak o Hitlerovom brodu?
Hitler'in teknesi hakkındaki makalemi okudun mu?
Tada uopće nisam znao da je nastao kao direktan rezultat toga što su pravi ljudi pročitali moj članak "Katedrala i tržnica".
Ve mmm, bana sonradan söylendi, başta bilmiyordum Netscape in gelmesinin direk sebebi şuydu, "The Cathedral and the Bazaar"ı doğru kişiler okumuştu.
Kada je moj članak počeo kružiti ljudi koji su ga čitali našli bi referencu Ericove knjige i dobro je proučili.
Bir keresinde benim bildirimim dolanmıştı ortalıkta okuyan insanlar doğal olarak Eric'in bildirimini referans gördüler ve onu da okudular
Moj članak na nozi se okrene i ne mogu izdržati i to svaki put.
Bileğim dönüyor ve dengemi kaybediyorum... her seferinde.
Pa, ovo će biti važno za moj članak.
Bu makalemde oldukça önemli bir fark yaratacak.
Ovo je sočno kao i moj članak o tinejdžerskoj korektivnoj kirurgiji.
Bu, en az kozmetik cerrahi haberim kadar ilgi çekici.
Moj članak o pretrčavanju ceste može čekati.
Caddede dikkatsiz yürüyenlerdeki artış skandalı haberim bekleyebilir.
Rijetko sam ovdje, i minimalno se trudim kad sam tu, i svejedno moj članak izlazi na naslovnici.
Artık buraya uğramıyorum. Buradayken de en az çabayı gösteriyorum. Yine de yazım hâlâ ön sayfada.
Ako tvoji prijatelji ne budu vjerovali koga poznaješ reci im da procitaju moj članak čim izađe u Times-u.
Eğer arkadaşların onunla konuştuğuna inanmazlarsa onlara yazım gazetede çıktığında okumalarını söylersin.
Jer forenzički časopis odlučuje da li će objaviti moj članak.
Çünkü Adli Tıp, üç aylık dergilerine makalemi koyup koymamayı tartışıyor.
Ni jedna osoba nije pročitala moj članak.
Tek biriniz bile konuşma yaptığım konferansa gelmediniz.
Jesi li pročitao moj članak o Lepaku?
Vincent Lepak hakkında yazdığım makaleyi okudun mu?
Zašto ne ide moj članak o Lepaku?
Ne? Vincent Lepak makalemi neden rafa kaldırdınız?
Izabrala sam lijep mali font za moj članak.
Bu hikayem için güzel bir başlık buldum.
Samo hoću da budem sigurna da ste videli moj članak o mukanju kao vodiču za uznemirenost kod stoke.
Yalnızca sığır galeyanı ile böğürme arasındaki ilişkiyi anlattığım makalemi okumanızı sağlamak istemiştim.
Dakle, moj članak je objavljen i ljudi su ga čitali i izgleda da im se dopao, što je divno.
Makalem çıktı ve insanlar okudu! Ve görünüşe göre sevdiler ki bu mükemmel.
Ovo je moj članak o novom školskom bojleru.
Bu benim okulun yeni su ısıtıcısı yazım.
Moj članak je napokon objavljen, a naslov glasi "Alexander Moto je u američkom zatvoru".
Makalem nihayet basıldı. Başlığı da "Alexander Moto, Amerikan hapishanesinde" oldu.
Moj članak nije sadržavao nikakve detalje operacija.
Evet. Makalede operasyon detayları hakkında hiçbir şey yok.
Zar niste vidjeli moj članak "Da li je mast zarazna"?
Segmentimi görmediniz mi? "Şişmanlık bulaşıcı mıdır?"
Samo to, danas dok smo bili pored puta, videla sam tebe, onda je momak sa motorom prošao pored nas, i moj članak.
Bugün, seni yolun kenarında gördüm, ve sonra o adam motorunu sürdü, ve ayak bileğim.
Pa to je moj članak iz današnjih novina.
Dur biraz. Bu, bugünün gazetesindeki makalem.
Napisala mi je pismo vezano za moj članak u "Dnevniku jednog psihologa" i tri meseca smo komunicirali samo tako jer se plašila.
Benim "Davranış Psikolojisi Güncesi" adlı makaleme övgü yazdı ondan sonra da son 3 aydır görüşmeye korktuğundan böyle iletişim kuruyoruz.
I moj članak jeste bio točan o tebi.
Ve makalem senin hakkında haklı çıktı.
Ray je bio izvor za moj članak u The New Yorkeru.
Ray The New Yorker için yazdığım bir makalenin haber kaynağıydı.
Planirao sam vam dati potporu dok nisam otkrio da je vaša ekipa dala moj članak Castru.
Benim makalemi Castro'ya verenin sizin ekibiniz olduğunu öğrenene kadar sizi desteklemeye niyetliydim.
Za tvoju informaciju, uganuo sam moj članak jureći kamion sa sladoledom.
Bilgin olsun, dondurma arabasının peşinden koşarken bileğimi burkmuştum.
Moj članak je ukazao na to kako je Steven Avery bio brzo osumnjičen i kako Gregory Allen nije razmatran.
Yaptığım haberler arasında en çok ses getirenler Steven Avery çok çabuk suçlu ilan edilirken Gregory Allen'ın hiç göz önüne alınmadığını belgelediğim haberlerdi.
No, na žalost, moj članak nije donio promjene kojima sam se nadao.
Yazımın bir fark yaratmış olmasını isterdim ama ne yazık ki öyle olmadı.
Ne Snapper odbila objaviti moj članak... na Cadmus.
Hayır. Snapper Cadmus hakkındaki yazımı yayınlamayı reddetti.
Pokušavam odlučiti da li ću trebala blog moj članak sebe.
Kendi yazımı kendim mi bloglasam diye karar vermeye çalışıyorum.
No, tekst na blogu može vidjeti najviše par stotina ljudi, i to su uglavnom moji prijatelji s Facebooka, a pretpostavila sam da će moj članak u New York Timesu vidjeti nekoliko tisuća ljudi.
Ama bir blog en fazla birkaç yüz sayfa görünümü alıyor ve onlar da genelde benim Facebook arkadaşlarımdı, tahminim New York Times makalemin de herhâlde birkaç bin ziyaretçi alacağıydı.
I jedan je doktor rekao drugoj dvojici, "Jeste li vidjeli moj članak u 'New England Journal of Medicine'?"
Doktorlardan biri diğerlerine şöyle dedi: "' New England Journal of Medicine'de yayımlanan yeni makalemi gördünüz mü?"
2.2552099227905s

Preuzmite aplikaciju Igre Riječi besplatno!

Povežite slova, otkrijte riječi i izazovite svoj um na svakoj novoj razini. Spremni za avanturu?